31 Ocak 2014 Cuma

Siz




Saat 10 u 9 geçiyor ve yüreğime açılan çok başka bir kapıdan giriyorsun sen. Bakıp kalıyorum bir şey düşünemeden. Hep böyle olurum zaten. Aşırı duyguları yaşayamam ben. Gösteremiyorum zaten sevgimi de içimin titremesini de sana. Yüreğimde, sevginden fırtınalar koparken sadece gözümden yaş gelerek bakabilirim sana.
Ve aklıma düşüyor canım. Canımın canı geldi ama o yok. Geçmiyor dakikalar. O dakikalar sanki zamanın en büyük parçası oluyor. Tam 63 dakika sonra geliyorsun sen. Sen o kapıdan giriyorsun ya hayatımda daha da başka bir dönem başlıyor. İkimizin birbirinden hayatta daha önemli olan küçücük ve savunmasız bir şeyi daha var artık diyorum içimden. O kadar küçük ve savunmasız ki. İkinize birden bakıyorum ve diyorum ki içimden;


Ben ölmek istemiyorum. Alper büyümeden, yürümeden, okula gitmeden, aşık olmadan, mezun olmadan, evlenmeden, çocuğu olmadan olmaz, hayır…
Lütfen Allah’ım, beni Alper’den alma… Hayat çok acımasız ve insanlar çok kötü… Alper’i yalnız bırakamam.
Nasıl yapar? Biz öğretmeden yürümeyi kim düştüğü zaman yerden kaldırır? Ya da çok sinirlendirse de yaramazlıktan tek gülüşüyle sarsılan otoritemizi kurmaya kim çalışacak? Bir tek ben kızmam ne yaparsa yapsın. Bir tek ben kıyamam mis kokuluma.
Ben ölmeyeyim Allah’ım ne olur… Çok iyi bir insan olurum, söz veriyorum… Tüm dertleri çekerim, yeter ki bana izin ver… Bunları yaşamam için bana izin ver…
Seni yürüdüğünde herkese inat korumaya çalışanlardan daha çok koruyup düşmene izin vermeme, defalarca sorduğun soruları cevaplamama, saatlerce beraber oyun oynamamıza, okula götürmeme, cebine annenlerden habersiz harçlık koymama, hastalandığında sana belli etmeden telaşlanmama, düşmeyen ateşine buzlu su yaparken mutfakta gizli gizli ağlamama, ödevlerine yardım etmeme, istediği şeyleri alıp onu mutlu etmeme, çantan ağır olduğunda kıyamayıp seni okula götürmeme izin ver…

Ben o büyümeden ölmesem olur mu Allah’ım?

Büyüyüp genç yakışıklı bir erkek olduğunu göreyim. İlk aşkını anlatırken heyecandan titreyen ellerini tutabileyim. Bir yüreği üzmemeyi öğretebileyim sana. Kimse senin o masum yüreğini üzmesin diye de dua edeyim belli etmeden. Ne istersen vereyim hayat yeter ki bana gelip evlenmek istediğin kızı anlatırken gözlerini göreyim. Seni aşkından yaprak gibi titrerken görebileyim. Ben ütüleyeyim damatlığını, giydireyim. Sadece bana izin ver 1 dakika. Sana şöyle biraz uzun bakayım. Biliyorum geç kalıyor olacaksın, içinden üff diyeceksin. Deme canımın canı n’olur. Bilemezsin o zamana kadar içimde daha da çığ gibi büyüyen sevgini. Hayatımda en önemlim olduğumu bilemezsin.
Korkuyorum. Çok korkuyorum… Ölmekten değil.  Alper ya beni tanımazsa diye korkuyorum… Ya bilmezse hiç sesimi… Her gece onun için dua eden bir kişi eksilirse bu hayattan diye korkuyorum. Ya hayatımda bir gece bile sana masal okuyamazsam? Onunla beraber yemek yapamazsam diye korkuyorum. Saçlarımın rengini göremezse, ellerimi hissedemezse, kahkahamı duyamazsa, gözlerime bakamazsa. Bir fotoğrafta sıkışıp kalmaktan öyle korkuyorum ki! Sadece sen varsın diye ölmekten vazgeçeceğim biliyorum. Yoksa bin kere öleyim, bir kere bile neden dersem yüreğim kurusun…


Bak şimdi döndün uyurken, üstün açıldı… Ömrümü örteyim üstüne, sen üşüme.