17 Ocak 2012 Salı

Yine Geç Kaldım

Yeni yılın ilk günü sabah 10 civarında çaldı telefon. Aklımdan “Aileden biri olsa cep telefonundan arardı. Kimsede burada olduğumu bilmiyor. Kim acaba?” sorularını geçirerek açtım telefonu. Her zamanki o sıcacık sesiyle kendini tanıttı. Tanıdım dedim. Nasıl tanımam. Böyle içten sevdiğini bildiğim ve sevdiğim o güzel yürekli sıcacık insanı bilmez miyim? İyiyim dedim. Sesini duydum daha iyiyim dedim. İyi yıllar sağlıklı, mutlu senelerin olsun dedi. Herkesin dediğinden farklı olan sadece –in takısıydı. Hep birlikte inşallah dedim. Nerden bilebilirim ki gerçekten sadece bana dilemiş olup onun gideceğini.
Sonra annem hastalandı, hastaneye kaldırıldı böbreklerinden rahatsızlandı dedi. Gidiyim dedim. İşlerim çıktı. Hep bir işlerim, hep bir mazeretim oluyor zaten. Ne zaman istersem ulaşabileceğime inanıyorum. Sevdiklerimin ölümsüz olmasını ve benden hiç gitmemelerini bekliyorum. Hep benimle olacaklarını zannedip erteliyorum.
Dün akşam kalbi durmuş. Reanimasyon ünitesine kaldırılmış. Annem bunu söylediğinde ondan 350 km. uzaktaydım. İçime kor düştü. Babaannemde son 3 gününü orda geçirdi. İsminin hakkını vermiyor o ünite. Oraya giden kimse tekrar hayata dönmüyor. Sanki ölüme hazırlanın der gibi kahrolasıca yer. Tam 500 km uzaktayken onun benden millerce kilometrelerce uzağa göğe gittiğini öğrendim.
Yine yetişememekten pişman ve geç kalmaktan korkarken çok geç kaldım. Göremedim seni pamuk teyzem. Seni içten ve gerçekten çok seviyorum. Özlemiştim…  

15 Ocak 2012 Pazar

The End


Bitti.
Bu cümle kadın/erkek tarafından ağızdan çıkmışsa bir kere namludan çıkan bir kurşunun 300 m/s  gibi ölçülebilen ve yaralayıcı hızıyla geri dönüşü olmayan bir şekilde önce aklına saplanır insanın. Bazen düşünülmeden sinirle dökülür. Hoyratça. İçinde bulunulan durumdan an itibari ile en keskin ve çabuk kurtulma yoludur ağızdan dökülen iki hece. Ama bilinçaltı koymuştur bir kere aklına. O an ya da daha sonra. Nihai son söylenmiştir. Bir taraf istemişse diğerine itiraz etmek düşmez artık.Akla düşmüşse, dile dökülmüşse bitmeler artık son yazgısı yazılmıştır bir kere.

Kabullenilir. 
Sonlardır insanın aklında kalanlar her zaman. Başlangıçlar güzel, önemli hatta özeldir. Leziz bir sofrada yediğin acı yemeğin tadını unutmaman gibidir sonlar. Hevesle ve büyük bir iştahla oturduğun o sofradan bozulan ağız tadınla kalkışın aklında kalan olacaktır. Son cümleler gibi.
Bitişlerin son cümleleri neon ışıklarla kalır insanın aklında. Geri dönüşümü yapılması için kıymık makinasında öğütülecek kağıtlara yazılıp unutulacak cümleler değildir onlar. Aklına geldiğinde hep hissedilecek, hep canını yakacak olanlardır. Düşündüğünde ayrılan heceler yüreğine ok gibi ayrı ayrı saplanıp, her harf kanayan yaranı kanırtacaktır.
Ve bitti sözü ağızdan döküldüğü andan sonra konuşulacak her cümle anlamsızdır. Susulmalıdır. Bitmişe, tükenen sevgiye ve aşka saygı duruşudur susmalar. Kurulan cümleler ya da sunulacak iyi niyetler ise çaresiz bir hastanın ölümü beklerken oyalanmasından başka bir şey değildir. Duvar kağıdın olarak zihnine bir zamanlar hevesle baktığın ve içinde kaybolduğun o gözlerde gördüğün hiçliği koyup, arka fona şarkını yerleştirip gitmektir yapılacak.
Sonlara en yakışandır; susmalar. Bittikten sonra bile. Yaşanmışa, yaşamışa ve yaşayana saygı için…

4 Ocak 2012 Çarşamba

Bir Yıl 2011,Bir Yıl Daha 2012

                                 

Giden 2011,
**Sana öyle çok hızlı geçtin vallaha nasıl geçtiğini anlamadım falan diyemeyeceğim zira epeyce ruhsal ve duygusal açıdan geçi(ri)şini yaşamış bulunmaktayım. Hayatımda çok büyük ya da köklü atraksiyonların hali hazırda yaşanmış haliyle giriş yaptığım yılda durum pek değişmedi. Ocak ve Şubat aylarım yeterince kötü ve çöküş durumuyla ardından biraz daha iyileşerek geçti.
** İş bazından bakarsam Nisan ayıyla birlikte işimde konumumun değişmesi ile kurduğum ilişkileri yani 1 yılı işimde sıfırlamış olmamda güzel oldu. Tekrar adapte olmam ve düzen oluşturmam da sancılı ve ağrılı bir dönemdi. Ancak benim için daha karlı, daha bol seyahatli ve eğlenceli olması güzeldi. İş konusunda görece daha şanslı geçirdiğim bir yıl oldu diyebilirim.
** 2011 e yurtdışında girmenin ve fırsatların denk gelmesi sayesinde bol bol gezdim. Bu en güzel tarafıydı. Tatili düşünerek ve tatil için çalışan biri olarak nisan ayında Capetown, yıllık iznimde temmuz ayında Barcelona, Madrid ve yıllık izinden arta kalan 2 gün ve bayram tatilinin birleşimiyle Amsterdam, Brugge ,Bruksel e gitmek süperdi. Ayrıca diğer bayram içinde hakkımı yurt içinden yana kullanıp Göcek'i görmek güzeldi.
** Bu seneden bana kalan ve hayatımdaki diğer güzelliklerden biri TT Arena’da Bonjovi izleme keyfiydi. Gerçi kaderime yazılmış olabilir Barcelona’da olduğum günlerde de konseri vardı artık nasıl bir istediysem siz düşünün.
** Yüksek kaçış oranım ve aidiyetsiz yaşamımla yıla damgamı vurdum. Hem arkadaşlarımı hem ailemi bezdirdim. Sağolsunlar beni anlayışla karşılayarak tahammül ettiler. Evimden daha fazla zamanı yılın 7 ayı İstanbul’da, kalanını haftanın 2 günü iş nedeniyle Antalya ‘da geçirdim. Yazın Haziran-Eylül arasını genelde evde yalnız geçirdim. Değişik ve güzel bir deneyimdi. İleriye dönük kendimi yalnız yaşama durumunda kotarabileceğimi gördüm. Çeşme’ye gittiğim her hafta sonunda o kalabalıklardan sıkılıp İzmir’e kaçtım. Hafta içi de İzmir’de bunalıp Çeşme. Epey tenis topu modeli yaptığım oldu.
**Bu sene değişik ortamlarda, değişik insanlarla tanışıp, değişik muhabbetler ettim. Yeni tanıdığım insanlar hayatıma hızlı giriş yapmış gibi görünse de ancak eşik aşamasında kaldı ve hepsi aynı hızla eşikten geri döndü. Bunun yanı sıra hayatımda yeni bir dost edindiğimi düşünürken ilginç ve anlamlandıramadığım şekilde çıkışına seyirci kalmakta günün sonunda bana çok şey öğretti.
**Diğer öne çıkan başlık ise benim için alkoldür. Bu konuda da hem ailemi hem arkadaşlarımı bezdirdim. Hayatımda alkol alım/yıl eğrisi yapsam bu sene pik yapar ortalamaları altüst ederim. İzmir, İstanbul, Çeşme, Antalya balıkçılarında master degreeyim. En çok kurduğum cümle “rakıya tek, suya iki buz lütfen”  oldu. Üzerine içtiğim votka, bira ve viskileri saymıyorum bile. Buna rağmen iki kere adam akıllı sarhoş olabildim.    
**Aşk epey uzak kaldığım bir kavram olarak kaldı. Birileri ile bir şeyler yaşadığım zamanlar oldu. Beni seçenleri seçtiğim, benim istediklerimin beni seçmediği ya da seçip benim onlar için olmamam gerektiğini anladı(ğım)kları tanışmışlıklar yaşadım. Şu anda kendimde en net olduğum konu ise hiç kimsenin aklımda ve gönlümde olmayışı ve geriye elimde hiçleri kaldığıdır.
** Yaptığım en iyi şeylerden biri de artık karalama yapmamak ve onları Ikea kutularında biriktirmek yerine burada yazıp paylaşmak oldu.
** Olaya fal tadında devam ettiğim düşünülürse sağlık açısından da 2011 ailem, sevdiklerim ve benim açımdan iyi geçti sayılır. Babamı ve kendimi 1 hafta arayla acilde aynı hastalıktan yatarken bulmak dışında gayet iyiydi.
Kısacası 2011’de; okudum.Yazdım.Dinledim.Dinlendim.Fazlaca sessiz kaldım.Sustum.Anladım.Anlamaya çalıştım.Uykusuz kaldım.Dağıttım.Topladım.Gittim.Geldim.Tanıdım.Tanındım.Sandım.İçtim.Kırdım.Kırıldım.Eksilttim.Ekledim.Üzüldüm.Acı çektim.Diledim.Pazarlık yaptım.Kabullendim.Büyüdüm.Öğrendim yani;Yaşadım.

Ve gelen 2012,
** Bir kere baştan söyleyeyim senden acayip şeyler bekliyorum. Klasik olarak ailem,dostlarım ve kendim için sağlık ve mutluluk istiyorum.
** İş konusunda başarı ve şans istiyorum.
** Yurt dışı gezi açısından aynı performansı görmek istiyorum. Bir ülkede yakalamak üzere Avrupa şehrinde bir Coldplay konseri, Temmuz başında 15 günlük yıllık iznimde Trans Sibirya tatili ve yurt içi olarak da Kaş tatili şimdilik yapılan planlar arasında.
** 2012 senden en önemli beklentim ise aşk. Açıkça söylüyorum ve istiyorum artık. Beni seven, benim sevebileceğim 10 yıl önce yaşadığım gibi sabah mutlu uyanacağım, dalıp dalıp uzaklara gidip arkadaşlarıma alay konusu olacağım, onu düşünmekten tuzu buzdolabına kaldıracağım, kavga ettiğimde onu kaybetmekten korkup uykumdan ağlayarak uyanabileceğim kadar benim için önemli olabilecek birini istiyorum.
** Diğer isteklerim konusunda yaşayıp görelim mottosunu sürelim diyor ve herkese iyi bir yıl diliyorum.