Filmin başında anlatıcının söylediği gibi…
This is a story of boy meets girl. But you should know up front this is not a love story.
Tom Summer’a nefes aldığı yeri gösterir. Bir gece Tom Summer’a asılan bir adamla kavga edince, Summer’la ilk gerginliklerini yaşarlar. Ardından pişman olan Summer hata ettiğini söyleyerek af diler ve barışırlar. Tom’a göre gerçek aşkı gösteren“The Graduate” filmini izledikten sonra ayrılır. Ardından Summer tebrik kartı şirketinden ayrılır. Aylar sonra, Tom ve Summer şirketten arkadaşlarının düğününde karşılaşırlar ve dans ederken Summer Tom’u evinde yapacağı partiye çağırır. Tom partiye tekrardan eski günlerdeki gibi olacaklarını umarak gider fakat Summer’ın parmağında nişan yüzüğünü görür ve partiyi terk eder. Tom daha derin bir depresyona girer, işinden de ayrılır ve kendini alkole, abur cubura vurur. Ardından mimarlıkla ilgili bir iş yapmaya karar verir, şirket araştırmaya ve görüşmelere gitmeye başlar.
488. günde, Tom nefes almaya geldiği yerde Summer onu beklemektedir. Tom Summer ı tebrik eder ve ona bir ilişkisi yaşamak istemeyen hatta kimsenin sevgilisi olmak istemeyen birinin nasıl olurda şu an birinin karısı olduğunu sorar. Summer Tom a şöyle der.
S: I just woke up one day, and I knew
T: Knew what?
S: What I was never sure of with you.
İşte sevgili okur başlamadan biten ya da bazı şeylerin bitmeden bittiğini düşündüğünüz ilişkilerin bitme sebebi budur bence. Yaşayarak öğrendiğim ve filmde de dediği gibi hayatınızda olmasını istediğiniz kişiden ya eminsinizdir ya değilsinizdir. Ya “o” dur ya da değildir. Geçirilen zaman, oluşan anılar fazladan kabullenmeyi zorlaştıran donelerdir sadece.
Sonra tekrar anlatıcı şöyle der.
Most days of the year are unremarkable.They begin and they end with no lasting memories made in between. Most days have no impact on the course of a life. If we had learned anything, it was that you can’t ascribe great cosmic significance to a simple earthly event.
Coincidence. That’s all anything ever is. Nothing more than coincidence. We had finally learned there are no miracles. There’s no such thing as fate. Nothing is meant to be. We knew. We were sure of it now.
P.S: İzleyen çoğu insan eminim ki filmde Summer a gıcık olmuştur. Bunun nedeni belki o yıllardır bildiğimiz mutlu sonu görememiş olmamızdır. Ama yaşadıklarımız da genelde böyle bitmiyor mu? Bir tarafın çok sevmesi, çok istemesi ama olmaması durumunda yine daha çok seven tarafın daha çok üzülmesini getiriyor bildiğimiz üzere. Nedenini anlamak için komplike düşünmeye ya da anlamlar yüklemeye, üzerinde uzun uzun durup sebep-sonuç yorumları yapmaya gerek yoktur aslında. Basit.
Emin değilsindir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İki kelamda sen et!!