18 Ekim 2011 Salı

Zaman...

Tarifi uzun uğraşlar sonunda bulmuştum. Tam yapmak istediğim yemek buydu. Bütün malzemeleri özenle seçmiş, gereken bütün baharatları özenle aktardan toplamıştım. Koştura koştura eve geldim çünkü saat 8 de hazır olmak istiyordum. Bugün için birde elbise almıştım kendime özenerek.
Sonra tarifte yazan adımları tek tek yapmaya başladım. Sebzeleri yıkadım, ince ince doğradım. Etleri haşladım falan filan. Ardından hepsini düdüklü tencereme koydum. Karıştırmaya başladım.1 saat karıştırdım. O 1 saat bana 10 yıl gibi gelmişti. Baharatlarını da ekledim. Söylediği gibi kapağını kapattım ve pişirmeye bıraktım. Pimi çıktıktan sonra 15 dakika. Sabırsızlandım. Tadı nasıl olmuş merak ediyordum. O 15 dakika sanki 3 ay gibi gelmişti. O sırada hazırlandım. Tam istediğim vakitte hazırdım. O geldi suratı tatsız ve isteksizdi. Bense heyecanlı ve neşeliydim. Özel bir gün değildi sadece sıradan bir günü özel kılmak için uyanmış ve öylede yaşamak istemiştim. Şaşırdı. Bende akşam yemeğe misafir davet etmiştim dedi. Ama yemeğimiz iki kişilik dedim. Olsun ben çok aç değilim zaten yarısını ona veririm dedi. Ama dedim. Sustum.Sustu. Yemeğe oturmuş ona hediye olarak aldığım şarabı içerken misafiri geldi. Şarabımızdan ilk yudumumuzu alıp kapının çalınması arasında 1 dakika vardı. O 1 dakika 1 yıl gibi gelmişti.
Yemeğinin yarısını ona verdi. Çatalımı yemeğe ilk attığımda fark ettim. Zaten yemekte tuzsuz olmuştu. Ben zaten ana yemekleri hiç yapamam. Pratik tatlı bir şeyler yapayım dedim. Ağzımızın tadı olsun dedim. Zahmet etme biz çalışacağız zaten dediler. Tamam dedim.
Ben üzerine bir mum dikip tatlımı tek başıma yedim.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki kelamda sen et!!